Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Svetlana

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Svetlana Talietzin
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Svetlana Talietzin


Gerçek Adı : Aslı
Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 15/01/11
Lakap : Rus Rapunzeli

Bilgiler
Özel Güç: Animagus
Quidditch Mevkiî: Vurucu

Svetlana Empty
MesajKonu: Svetlana   Svetlana Icon_minitimeC.tesi Ocak 15, 2011 1:10 pm

Ad - Soyad: Svetlana Talietzin
Kan Durumu: Safkan
Kişisel Özellikleri: Bir güven problemi yaşamayan Svetlana karşısındakini kandırmayı iyi bilir. Her daim güler yüzlü olmaya özen gösterir çünkü bunun insanları kandırmanın en iyi yolu olduğunu deneyimleri sayesinde zihnine kazımıştır. Hırslı bir karakteri olduğu için rekabet içerisinde bulunmaktan hoşlanır. Dünya tarihine ilgisi büyüktür. Dış görünüşüne, özellikle saçlarına ve tırnaklarına büyük özen gösterir. Sevdiği/sevmediği herkese karşı bir sempati besler ama bunu bazen yanlış bir yönle gösterebilir -onu aşağılayarak. Paraya, güce ve kudrete önem verir. İkizler burcudur.
Fiziksel Özellikleri: Beline kadar uzanan sarı saçlara sahiptir. Tırnaklarına özen gösterir, masmavi gözlere sahiptir. Biçimli dudakları vardır, burnu estetik yaptırmış gibi gösterse de böyle bir şey olmamıştır.
Aile Geçmişi: Bir safkan aileye mensup. Anne ve babasının Rusya'da pek geniş sayılmayan, ahşap bir evde büyüttükleri tek çocuk olan Svetlana, ailesinin yazdığı hikayeleri her zaman saçma bulmuştur. Sihirin ve her türlü değişik yaratığın bulunduğu hikaye kitapları yazan annesi ve bu bilgileri küçük bir ansiklopedide toplayan babası, Svetlana'nın hayallerindeki gibi değillerdi. Onlarla doğru dürüst konuşacak konu bile bulamazdı büyüyene kadar, annesi hep kendisine hikayelerden anlatırdı ve babası da "sormadığı" soruları cevaplardı. Kuzenlerini tanımasa da oldukça geniş bir aileye mensup olduğunu biliyor. Hep dürtükleyebileceği bir kız kardeş istemiş ama ne yazık ki bu isteği hiç gerçek olmamış.

RP Örneği:



    Oda hala karanlıktı. Belli belirsiz seçilebilen şekillerin gölge oyunları bazen korkutucu oluyordu. İçinde yankılanmaya devam eden sesleri yok sayamadığından omuzları çökmüş, elleri iki yanında vücudunu destekler halde oturuyordu yatağında. Rüzgarın uğultusu pencereleri dövmekte olduğunu haber verirken, titreyen mum ışığının son çabaları da sona erdi. Bir önceki geceden bütün lambaları ufak bir büyüyle söndürmüştü. Karanlık olmadan uyuyamıyor olmasına anlayış gösteriyordu yatakhanedeki herkes. Artık zifiri karanlık odada, sadece yanında bir şeylerin olduğunu hissedebiliyordu. Arada bir nefesini boynunda ensesinde hissediyor ve geriliyordu. Yanında olmayan asasını hiç de özlemiyor ve olabilecek her türlü felaketi kabul ederek sadece korkuyordu. Başına gelenlerden sonra bir türlü kendine gelemeyişini Ross’ a açıklayamamış, olabilecek büyük felaketlerden korkmuş, kendi binasını da korumak adına Edward ile arasında geçenleri kendinden başka kimseyle konuşmamıştı. Aynanın karşısında yara izine bakarak saatlerce küfür edip kendi kendine konuşmuştu. Delirdiğini düşünmeye başladığı anlarda Ross’un yanındaki hayaline sığınıyordu. Sadece onun varlığıyla huzur buluyordu. İçindeki acı dalgasının dayanılmaz üsteleyişine karşı koyabilmesinin tek çaresi umutsuz hayalleriydi.

    Omuzları oturduğu yerde iyice düşmüş, pozisyonu nefes almasını zorlaştırmıştı. Bedenini sarmalayan ağrılara direnerek dik oturmuştu. Başını arkaya doğru attı, alt dudağını ısırdı geleceğin ona neler getireceğini düşünerek. Açık olan gözlerini kapattı. Karanlık yüzünden hiçbir şey göremediği halde gözlerini açıp olabilecek tehlikelere karşı bunca insanı koruyabileceğini düşünmüştü. Şimdi gözleri kapalı, görüşü yok, hislerindeki duyarlılığın kapıları açık, hayalleri var olmuştu. Pencereleri kamçılayan sert rüzgarın tiz uğultusunu midesinde hissediyordu. Oda etrafında dönüyordu. Yavaş yavaş dönerek genişliyor ve git gide aşağıya düşüyordu. Fakat birdenbire, boynunda o tanıdık kokuyla, nefesini hissetti. Yine narin tenine değen sıcaklıkla çok çevik bir hareketle bacaklarını karnına çekti. Bir tespihböceği gibi kapandı. ‘’ Uzağında değilim Paula, her zaman buralardayım. Benden kaçamazsın. Bir gün sen de küçük sırrımın bir parçası olacaksın. ‘’ Ses derinden geliyordu aynı o geceki gibi. Nefes ensesinde hala sıcak, boynunu gezen o sıcak hava da hala aynı. Sapıkça bir nefes. Arzulara yenik düşmüş bir beden. Korkunun kokusu yayılıyordu bedeninden. Bir avcı için korkunun çekici, iştah açıcı kokusu; av için ölüm öncesi son bir çırpınış, belki biraz umut…

    ‘’ Git buradan Ryan! Git defol, lanet olsun. Asla bir daha asla bunu bana yapamayacaksın! ‘’ Paula bağırarak söylediği sözlerden sonra iyice kapanmış titriyordu. Sımsıkı kendi kendisine tutunmuş, az ilersinde baykuşunun kafesinde çırpınışını duymuyordu bile. ‘’ Lumos! ‘’ Hala titreyen beden hemen yanından gelen tanıdık sesin güven vericiliğine rağmen cevap verecek bir tepki göstermemişti. ‘’ Paula, iyi misin? ‘’ Hala ses yoktu. Paula şimdi korkularını geldikleri yere geri göndermeye çalışıyordu. Bir yandan yatağın üzerinde sallanıyor, bir yandan da yavaş yavaş ağlıyordu. Gözlerindeki yaşlar arada kalan kararları gibi birer birer dökülüyordu yanaklarından. Sonunda bu ikilemde yitip gidecek olduğunu biliyordu. Bunu birilerine anlatmak zorundaydı. Fakat bu tabiî ki geveze arkadaşı Aislin olmayacaktı. ‘’ Tamam Aislin. İyiyim, sağol. ‘’ Hala dizlerinin üzerinde duran başı, ağzından çıkan boğuk seslerle birleşip yanaklarından akan yaşların getirisi bir burun çekişiyle birleştiğinde hiç de ikna edici durmuyordu. Yavaşça yanına oturan arkadaşına, onu devirmek ister gibi sarıldı birden bire. Gerçekleri söyleyemese bile desteğe ihtiyacı vardı.

    ‘’ Hey, neler oluyor sana? İyi değilsin sen Paula. Neden anlatmıyorsun. Beni boşver tamam. Ross’a da anlatmamışsın hala bir şey. O da senin neden böyle olduğunu merak ediyor. Hüznün gözlerinden anlaşılıyor. Ayrıca sadece hüzün değil. Bu korku…’’
    Paula sayıkladığı ismi Aislin’in duymadığına sevinmişti. Belki dışından bile söylememişti. Sadece ‘’ Ah! ‘’ diye bağırmıştı. Şu an bundan bile emin olamıyordu. Bu yüzden kendisini toparlamasının mantıklı olacağına karar verip yavaşça başını kaldırdı.
    ‘’ Ross, senle mi konuştu? ‘’
    ‘’ Evet tatlım. Senin için endişeleniyor ve çok haklı. İyi görünmüyorsun. ‘’
    ‘’ Tamam Aislin, her neyse. Bir daha olmayacak söz veriyorum. Şimdi yardım et de biraz güzelleşeyim. ‘’
    ‘’ Oh, bunu ne zaman söyleyeceğini merak ediyordum. Önce sıcak bir duş yap tatlım. Güneş doğuyor yavaş yavaş. Oda aydınlandığında çıkmış olursun ve seni biraz güzelleştirmenin bir çaresine bakarız. ‘’
    ‘’ Pekala o zaman sen hazırlan bari de vakit kaybetmeyelim.’’
    ‘’ Hah, işte bencil tarafın geri döndü bile. ‘’

    Paula en iyi dostuna hafifçe sırıtarak yavaş yavaş havlularını çıkardı dolabından. Banyoya doğru ilerlerken, aslında çok sevdiği bir şeyin artık onu korkuttuğunu fark etti. Yalnızlık…Eskisi gibi güvenli değildi. Kapıyı kilitledikten sonra üzerindekilerden kurtuldu yavaş yavaş. Üşümeye başladığından tüyleri ürperdi. Hemen sıcak su musluğunu açıp, beklediği sıcaklığa geldikten sonra vücudunu sarmalayan berrak sıvının altına soktu vücudunu. Kıvrımlarından yavaş yavaş süzülen suya bıraktı yatıştırma işini. Saçlarını başına yapıştıran ağırlığa biraz daha direndi. Saatlerce sessizce burada kalabileceğini hissetti. Dışarıda bağırarak şarkı söyleyen Aislin’in gür sesi kulaklarına neşeli bir şarkı çalmaya başladığında, şampuanını eline aldı. Güzel kokular rengarenk dönmeye başladılar etrafında. Saçlarına sürdüğü yine otacı teyzesinin şaheserlerinden biriydi. Yüzlerce çiçeğin özünden yapılmış eşsiz koku, bin bir çeşit faydasıyla birleşiyordu. Köpükler gıdıklayarak yavaş yavaş boynuna doğru inmeye başladılar. Paula birden bire o geceyi yeniden hatırladı. Boynunda gezinen dilin sıcaklığını, yumuşaklığını ve iğrenişini, kıpırdayamayışını. Kolundaki yaranın acısını. Bir hışımla eline aldığı lifi hızla boynuna sürtmeye başladı. Canı yanana kadar devam etti, sürdü sürdü sürdü. Bir süre sonra hemen karşısında omuz hizasında olan aynadan boynunun kıpkırmızı olduğunu gördü. Elindeki lifi aldığı yere bıraktı. Gözlerine kaçan şampuanın yakıcılığıyla ruhundaki acı birleşti. Su damlalarıyla birleşti göz yaşları, gidere doğru yavaş yavaş kayan köpüklerle eşleşti, özdeşleşti.

    Yeterince temizlendiğine inandıktan sonra kendini havlulara sararak banyodan çıktı. Ardından gelen sıcak, mis kokulu buharla önce yüzüne bir gülümseme yayılan Aislin birden bire bakışlarını ve ifadesini değiştirdi. ‘’ Boynuna ne oldu senin? ‘’ Sürekli sorular soran arkadaşına artık verecek mantıklı yanıtlar bulamasa da, geçiştirmekte üstüne yoktu Paula’nın. ‘’ Bu lifi yeni almıştım. Biraz sertmiş anlaşılan. Biraz da abarttım sanırım. ‘’ Gülümsemesindeki sahteliği gören dostu, Paula’yı daha fazla sıkıştırmamak için ikinci bir soru sormadı. Bunun farkında olan Paula da dostuna karşı minnet duyuyordu. Paravanının arkasında üzerini değiştirip okul kıyafetlerini giydi. Kışlık cübbesi tertemizdi. Artık saçlarına şekil vermesi için Aislin’in aynasının önündeki pufa oturabilirdi. Yavaş yavaş bir prenses gibi geçip ışıklı aynanın önündeki yumuşacık pufa oturdu. ‘’ Bakalım neler yapabiliriz? ‘’ Aislin yavaş yavaş Paula’ nın saçlarını tarıyordu. Islak saçlarında gezinen şefkatli ellerin dostuna ait olduğunu bilerek gözlerini kapattı Paula. Yaşadıklarının kötü hayalinden kurtulmak için içine huzur doldurmaya çabaladı. Aislin’in kurutma büyüsü ile kendine geldi. Şimdi saçlarını düm düz omuzlarına salan arkadaşına bakıyordu. İçmesi için getirdiği iksiri bir yudumda midesine indirdi ve hemen ardından uzun saçlarının mükemmel dalgalar halinde kıvrıldığını gördü. Parlak dalgaları iki yandan tutturup, bir kısmını arkada birleştiren Aislin bir şaheser yaratmıştı. ‘’ Mutlaka saçlarla ilgili bir iş yapmalısın Ais, bu işte çok iyisin. Çirkin ördek yavrusu bir kuğu oldu şuraya bak! ‘’
    ‘’ Sağol tatlım ama sen şimdiye kadar gördüğüm en güzel kızlardan birisin. Sizin ailedeki herkes özenerek yaratılmış zaten. Mesela kuzenin gibi. ‘’
    ‘’ Hey sen benim kuzenime asılıyor musun yoksa? Ais biliyorsun ama o Sintié ile birlikte. ‘’
    ‘’ Tamam. Tamam, biliyorum. Benimki çok önceydi zaten bunu sen de biliyorsun şimdi yavaş yavaş gitsek iyi olur. ‘’
    ‘’ Pekala. ‘’

    Paula, binadaşının kalbindeki kırılma sesini olduğu yerden duyabiliyordu sanki. Onu inciten her şeye karşıydı; fakat konu ailesinden biri olunca yapabileceği fazla bir şey yoktu. Bu yüzden ikisi de sessiz sessiz giyindiler. Büyük salona inmek ve ağızlarına bir şeyler koymak için vakit var mı yok mu diye kolundaki saate bakmak isteyen Paula, cübbesinin altında kalan kısma cesaret bile edemiyordu. Bu yüzden Aislin’in onu gördüğünü bile bile saati sordu. Şaşkınlığını gizleyerek cevap veren arkadaşına hafifçe gülümsedi ve ardından çok fazla vakitleri kalmadığı gerçeğini kabul ederek hafifçe başı döner halde zindanlara yöneldi. Merdivenler indikçe kararan hava, ruhundaki kasveti yoğunlaştırıyordu. Yüzündeki ifade her merdivende değişiyor, geçtikleri her ağır demir kapıda bir yaşlanan bir kadının halini alıyordu. Omuzları yaklaşmakta oldukları dersliğin kokusuyla çöktükçe çökmüş, duyularının beşi de isyan ediyordu. Kir pas içindeki kazanlara dokunmak istemiyor, kokudan başı ağrıyor, gözleri dumandan yaşla dolu. Ağzında kekremsi tat yutkunmasını zorlaştırıyor, kulakları öğrenci kalabalığına yaklaştıklarından uğultuyla rahatsız oluyordu. Dersliğe kendilerinden hemen önce giren profesörün ardından aslında hiç adeti olmayan bir şekilde sinsice süzüldü arkadaşı ile birlikte. Profesörün algılarından şüphesi olmasa da, hemen ardından girecek iki öğrenciye aldırmayacağını biliyordu. Nitekim beklediği gibi sadece yıkıcı büyülerle uğraşan profesör çoktan başlamıştı bile alışıldık halinde davranmaya. Umursamaz, acımasız, küçümser ve güçlü…

    Paula diğerleri ile birlikte yeni açılan kapıdan girerken göz göze geldiği tanıdık bakışlarla bir an duraksadı. Aislin’in yaptıkları oldukça işe yaramıştı. Kendisine her zamankinden daha fazla dikkatle bakan Ross’un bir an için tökezlemesi Paula’nın keyfini yerine getirmişti. Ross’a cilveli bir göz kırpışından sonra, keyfinin uzun zaman sonra yerine geldiğini hissetti. Ders boyunca gözünü yapmak zorunda olduğu iksirden ayıramayacak olması kötüydü. Çünkü konuşmakta olan profesörün sesindeki sertlik,neredeyse Paula’nın da yüzündeki ifadeyi değiştirmişti. Aislin zaten hemen hemen hiç konuşmuyordu. İkisi için gerekli iksir malzemelerini getirmek için dolaba gittiğinde, Paula son bir şansı olduğuna karar verip tekrar Ross’a doğru döndü. O da, Alain de harıl harıl iksirle uğraşıyorlardı. Dikkatini tekrar kazanına vermesi gereken zaman geldiğinde Aislin çoktan gerekli malzemeleri alıp gelmişti. Paula gözlerini malzemelere dikti ve hemen hepsini gözden geçirdi. ‘’ Laçan özü, fare kuyruğu, balkabağı suyu ve selam otu. Pekala her şey hazır. ‘’ İksirin mükemmel olması için malzemeleri iyice hazırladı ve Aislin’ e son bir bakış atıp yavaş yavaş selamotunu kazanının içine bıraktı. Henüz ılık olan ve kaynamaktan çok uzak olan kazandaki selam otunun git gide suyla özdeşleşmesini izledi. Ot, yeterince hazır hale geldiğinde bir diğer malzeme olan laçan özünü de yavaş yavaş ilave etti. Malzemelerden yayılan garip koku, zindandaki pek çok kazandan aynı anda çıkıyor, havada birleşiyor ve dağılarak burunlara oradan da akciğerlere doluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 14/01/11

Svetlana Empty
MesajKonu: Geri: Svetlana   Svetlana Icon_minitimeC.tesi Ocak 15, 2011 1:15 pm

Hmm,kandırmayı ve aşağılamayı çok iyi becerdiğin söylenebilir güzel yavrum.Evin olacak binaya hoşgeldin.
Slytherin,V.Sınıf.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Svetlana
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişim :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: