Aleksa Stanlavis Slytherin IV. Sınıf
Gerçek Adı : Gamze Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 16/01/11
Bilgiler Özel Güç: Quidditch Mevkiî: Vurucu
| Konu: Aleksa Paz Ocak 16, 2011 3:03 am | |
| Ad - Soyad: Aleksa Stanlavis
Kan Durumu: Safkan
Kişisel Özellikleri: Karekterim fiziksel görünüşünden ayrı olarak o kadar masum değildir. Bakışlarına inatçılık hakimdir. Başına buyruk ve kontrol edilmesi zor bir tiptir. Çok çabuk sıkılabilir. Buna her şey dahildir. İnsanlar, eşyalar, hayvanlar... İstediği zaman yapamayacağı şey yoktur. Tek sorun o şeyi isteyip istememesidir. Ki genelde bir şeyler yapmayı seven bir tip de değildir. Derslere çok fazla çalışmadan başarılı olur. Hiçbir konuda kendini kasmaz. Kavgalarda sessiz ama hakim taraftır. Ama yine de zaafları da vardır. En büyük zaafı aşktır. Ondan sonra hırs gelir. Başarısızlıkları ya da kalp kırıklıklarını pek sevmez. İnsanlarla ilişki kurmayı ya da konumayı sevdiği söylenemez. İnsanları sevdiği bile söylenemez. Aranızdaki ilişki şiddetli olur. Çok konuşabilir ve konuştuğunda sizleri kırabilecek sözler söyler eğer hoşlanmadığı biriyseniz.
Fiziksel Özellikleri: Koyu kumral saçları ne çok uzun ne çok kısa. Omuzlarının biraz aşağısında. Beyaz teni, ela renkli gözlerini öyle çok vurguluyor ki karşınızda durduğunda bir süre boyunca yalnızca gözlerine bakabilirsiniz. Uzun boyu ve incecik vücudu ile sağlam bir fiziği olduğunu kanıtlıyor.
Aile Geçmişi: Annesi ve babası safkan. Ailesi Boşnak ve kendisi de Bosna-Hersek'de doğup büyüdü. Annesi de babası da çalışmayı tercih etmiyor.Aleksa'nın dedesi, Vladimir Dtanlavis'den kalan mirasla ömür boyu yaşayacak gibi görünüyorlar. İkisi de diktatör ruhlu ve bu özelliklerini çoğu zaman Aleksa'nın üzerinde kullanıyorlar.
RP Örneği: - Spoiler:
Açlık hissettiği tek şey buydu şu anda. Öğle yemeği bu dersten sonra olacaktı ve onu beklemeye dayanamıyordu. Aklına yiyeceği şeyler gelince bayılacak gibi oluyordu. Koridorda ilerlerken hiç de acele etmiyordu. Çünkü biliyordu ki acele etse yığılıp kalacaktı ortalığa. Koridor Jessica’nın her adımında uzuyor ve onu amacına ulaşmasını her saniye geciktiriyordu sanki. Birden yanında Ricco belirivermişti. "Jessica! Hey! Sende iksire gidiyorsun değil mi? Bende geleyim. Yalnız gitmek istemiyorum." ‘Tamam.’ Demişti genç cadı. Ricco ile olmak onun için kolaydı. Rahattı. Kendini kasması ya da bu doğru olur mu diye düşünmesine gerek yoktu sadece yapıyordu. Ve onun yanındayken anlatacak çok şeyi olduğunu fark ediyordu. Konuştukça konuşuyor ve karşısındaki kişiye yani Ricco’ya pek bir konuşma fırsatı vermiyordu. O da bundan rahatsız olmuyordu. Sadece dinliyordu genç cadıyı. Onlar böyle konuşurken farkında olmadan sınıfın kapısının önüne geldiğini fark etti. Kapıyı açıp içeri doğru süzüldüler.
Aşk İksiri yazıyordu tahtada. Tek kaşını istemeden de olsa kaldırdı. İçinden Yemek istiyorum ben yemek aşk değil. Aşk karnımı doyurmaz ki, diye geçirdi. Mız mız bir edayla yerine geçti. Çantasını yine dramatik bir şekilde masaya bıraktıktan sonra etrafına bakındı. Carmelita ve Savannah vardı sınıfta. Ricco uyuz gibi kaşınıyordu ve oldukça komik görünüyordu. Diğer iki kız ise pek bir şey yapmıyorlardı. Dersin başlaması için sınıfın dolmasını bekledi. Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlayınca herkes kazanlarını önüne çekip malzemeleri bir şekilde temin etti. Jessica’da onları izleyip aynısını yaptı. Kazanını önüne çekti ve kitapta yazan talimatları uygulamaya başladı. Önce Laçan Özünü kullanması gerekiyordu ve şişeyi eline alıp kazanın içine aktardı. Kazanın ısınması ile içindeki, sıvı kaynamaya ve garip kokular yaymaya başladı. Onu birkaç dakika öyle bıraktıktan sonra Toz Haline Getirilmiş Ay Taşını aldı ve nasıl atması gerektiğini anlamak için kitaba göz gezdirdi. Yavaş yavaş atması gerekiyordu. Ve o da öyle yaptı. Toz kazanın içine boşalınca sıvı olan iksir birden koyulaşmaya ve plazma haline geçmeye başladı. Bu normal bir şeydi sanırım. Plazma halinde birbirine geçinceye kadar bekledi ve hemen üstüne pelin otu şurubunu ekledi. Şurubun da eklenmesi ile iksir tekrar sıvılaştı. Bunları da kaynamaya bıraktı. Bunu yaparken üç kere sağa doğru üç kere sola doğru karıştırması gerekiyordu. Bunu yapınca iksir köpürdü ve hemen sonra duruldu. Donmuş Külbükül Yumurtasını eline alıp kabuğunu soymaya başladı. Yumurtanın en koyu yerini bir kaba ayırıp sonra iksirin içine eklemek için bekletti. Eklediği zaman pek bir değişiklik olmadı doğrusu. Bunları beş defa saat yönüne doğru karıştırdı ve… Ricco yanından geçiyordu şimdi. Geçerken de kafasını kaşıyordu ve saçları her yere dağılıyordu. Tabii hızlı geçtiği için garip bir şekilde rüzgâr yaratıyordu. Dikkati dağılan Jessica bir süre ona baktı ve tekrar işinin başına döndü… Ve nar suyunu ekledi. Bak bu epey bir değiştirmişti iksiri. Renk, kıvam ve koku olarak… Koku olarak artık mükemmel kokmaya başlamıştı. Tıpkı çikolata gibi… Kokunun yarattığı hararetle gevşemeye başladı. Elini Pirşakir Tüylerine attı. Önünde duran kitaba baktı ve bu tüyleri yolarak atması gerektiğini okuyunca elini daldırdı tüylere ve yolmaya başladı. Zevkliydi bu. Onları attı ve tüylerin iksirin içinde yavaş yavaş erimesini izledi. Eridikten sonra masanın üzerine iyice bakmaya başladı. Saç telleri olmalıydı bir yerde. Ama nerede? Çantasını kaldırdı ve altına baktı. Sıcak olmasa kazanını da kaldıracaktı. Acaba âşık olması gereken kişi kel miydi? İyi de okulda kel bir öğrenci yoktu ki. Elinde olmadan kıkırdadı. Savannah ve Ricco ona baktı. Sonra o da Savannah'ya bakınca onun iksiri çoktan hazırlamış olduğunu gördü. Jessica ise hâlâ saç tellerini arıyordu. Yanında lıkır lıkır sıvı bir şeyler içme sesi geliyordu. Savannah ve Ricco hatta Carmelita bile içmişti iksirlerini. Hatta yavaş yavaş iksirin etkisi belli olmaya başlamıştı. Şimdi onlarla ilgilenemezdi. Saç tellerini bulması gerekiyordu. Etrafına bakınırken yerde buldu teli. Daha doğrusu telleri… İki tane vardı. Şimdi hangisi gerçek saç teliydi. Bir tanesi koyu kumral - o kadar koyu ki neredeyse siyah- diğeri ise siyah bir şeydi. İkisini de kullanmalıydı belki de. Belki de ikisi de aynıydı. Sadece onun gözleri ikisini farklı görüyordu. Daha fazla vakit kaybetmek istemeyen genç cadı ikisini de aldı ve kazana attı. Bunları atar atmaz iksir koku ve renk olarak değişti. Renk hayatında daha önce hiç görmediği bir renkti. Koku ise karışık bir kokuydu. Anlayamadı. Anlasa bile anlatabileceği bir koku değildi. Yavaşça kazandaki iksiri şişeye boşaltmaya başladı. Dökmemek için uğraştı. Çünkü onun hiçbir damlasını harcamak istemiyordu. Çünkü çok güzel kokuyordu. Şişeyi doldurup elinde evirip çevirdi. Sonra ağzına götürdü ve bir dikişte bitirdi.
İçtikten sonra başını sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Ondan sonrası tam bir kargaşa ve cümbüş… Jesica yavaşça başını çeviriyor neler olduğuna bakmaya çalışıyor çünkü sınıfta gürültü var. Tam o sırada Ricco'yu görüyor ve bam. İşte her şeyin durduğu an. Dünya yavaşlıyor. Hatta herkes yok oluyor. Bir tek Arnaldo ve Jessica kalıyor. Ama o anda her şey geri dönüyor. Savannah Ricco'ya âşık gibi bakıyor. Hatta neredeyse çocuğun üstüne atlayacak. Sonra Jessica'ya döndü ve 'Uzak dur' diye bağırdı. Bir anda tüm gözler Savannah'ya döndü ama kız bunu umursamıyordu. Şu anda önemli olan bu değil, Jessica'yı durdurmaktı. Sonra bir kaç şey daha söyledi ama Jessica öfkeden kıpkırmızı olmuş bir şekilde ona bakıyor ama ne söylediğine konsantre olmamıştı. Şu anda Jessica için de önemli olan Ricco'nun yalnız onun olmasıydı. O da Savannah gibi kızgın, öfkeli ve... Ve vahşiydi. Evet doğru kelime buydu. Vahşi. Diğer kızdan önce davranmalıydı. Hemen Ricco'ya döndü ve 'Ricco! Tatlım! Buradayım ben. Seni hak eden ve seven tek kişi olarak buradayım.' Bunu söylerken Savannah'ya bakmıştı. O sırada masadaki diğer şişe gözüne çarptı. Ona doğru döndü ama sonra vazgeçti. Tekrar âşık olduğu o ilaha döndü ama diğeri daha erken davranıp harekete geçmişti. Jessica hemen onu takip etmeye başladı. Ama genç cadı o kadar kızgın ve amacına ulaşmanın şehveti içindeydi ki eline geçse Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'i bile mahvedebilirdi. Savannah elini Jessica'ya doğru uzattı ve onu yere doğru çekti. Kız ne olduğunu anlayamadan kendini yerde bulmuştu. Doğrulmak için kafasını yukarı kaldırdı ve onlara baktı. Ricco önde Savannah onun arkasında bekliyordu. Ama Ricco hiçbir şey yapmıyordu. Jessica bir kahkaha attı tüm sınıfta yankılanan. Ayağa kalktı ve kızı yolundan çekti. 'Onun bir an için bile olsa sana bakacağını düşündün mü gerçekten?' Savannah sinirle geri döndü ve masaya gitti. Ondan sonra ne yaptığına bakmadı. Yalnızca Ricco'ya bakıyordu ama oğlan aynaya bakıyordu. Jessica onu kolundan çekiştirmeye başladı. Hayır, aynaya değil Jess'e bakması gerekiyordu. Olmaz. Olamaz.
Küçük kız hayal kırıklığı ile arkasına döndü ve o da diğer arkadaşı gibi masanın üzerinde ki iksiri eline aldı. Ama içerken şişenin içindeki kokudan etkilendiği için değil Ricco'ya ders vermek için içti. Belki o zaman elinden uçup giden fırsatları görür de geri döner diye. Ama içer içmez bir şey oldu. Farklı bir şey… Bir anda dünya yavaşladı ve durdu. Sonra her şey geri geri gitmeye başladı. Yaşadıkları şeyleri şimdi tersten yaşıyorlardı sanki. Ve her şey normale döndü. Gözlerini kırpıştırdı. Etrafa aval aval bakıyordu. Olanlara anlam vermeye çalışıyordu ama karnının gurultusu buna mani oluyordu. Gözlerini karnına doğru indirdi ve '’Tamam tatlım seni aç bırakmayacağım.'' dedi. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Ama zaten bir şeyi hatırlamıyorsak eğer o şeyin önemli olduğunu nasıl savunabilirdik ki. Kendini toparladı ve masanın üzerindeki eşyaları aldı. Çantasını koluna astı ve kapıdan çıkıp gitti.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 14/01/11
| Konu: Geri: Aleksa Paz Ocak 16, 2011 11:41 am | |
| İnsanlarla iletişim kuramama özelliği hımmm.. Çok karmaşıksın evlat,ama gene de kararımı verdim. Evin olacak binaya hoşgeldin! Slytherin,IV.sınıf. | |
|